Ve sonunda 150 saat de doldu. Cumhuriyet Bayramını da kutladık. Şimdi sıra Cenevre’de. Daha sonra, 13 Kasım’da Erdoğan’ın Washington ziyareti var, tabii bir aksilik olmazsa. Ankara’dan yapılan açıklamalara göre “Mazlum Kobani” kod adlı, kırmızı bültenle aradığımız bir teröristi isteyeceğiz, F. Gülen ve darbeci örgüt üyeleri gündemde olacak ve bir de “Trump’a 9 Ekim’de gönderdiği mektup birinci elden iade” edilecek.

Ve sonunda 150 saat de doldu. Cumhuriyet Bayramını da kutladık. Şimdi sıra Cenevre’de. Daha sonra, 13 Kasım’da Erdoğan’ın Washington ziyareti var, tabii bir aksilik olmazsa. Ankara’dan yapılan açıklamalara göre “Mazlum Kobani” kod adlı, kırmızı bültenle aradığımız bir teröristi isteyeceğiz, F. Gülen ve darbeci örgüt üyeleri gündemde olacak ve bir de “Trump’a 9 Ekim’de gönderdiği mektup birinci elden iade” edilecek. Biliyorsunuz, Trump mektubunda Erdoğan’a “Mazlum Kobani” kod adlı Ferhat Abdi Şahin ile masaya oturarak süreci müzakere etmesini istemişti.

Tabii önce Cenevre’yi görmek gerek.

Bakalım Cenevre sonrası masada kimler olacak ve bölge güvenliğinin sağlanmasında Türkiye ve Rusya nasıl bir iş bölümü yapacak! PYD ile temas konusunda nasıl bir uzlaşma sağlanacak ya da bir uzlaşma olup olmayacağını göreceğiz. Çünkü ABD’nin de Rusya’nın da, AB ve NATO ülkeleri ve İsrail’in, Şam yönetiminin PKK ve PYD ile köklü, geçmişe dayalı, yakın ve sıcak ilişkileri var.. Rusya Türkiye, İran ve Suriye ile ilişkisini nasıl dengeleyecek, Membiç ve Kobani çevresindeki belirsizlik nasıl çözülecek?.

Cevabını arayan o kadar çok soru var ki!

BM’nin Cenevre’deki binasının önünde, Konferans öncesi Suriyeli bir Kürd’ün kendini ateşe verdiği bildirildi. Eyleminin nedeni henüz bilinmeyen şahıs, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Bunun anlamı şu, bizi orada kolay bir toplantı beklemiyor. Batı siyasası, STK’sı ve Mediası, PKK’sı, FETÖ’sü ile karşımızda olacak. 

Bu arada Joker aramızda. Lübnan, Irak, Pakistan derken sıra kimde dersiniz!. Ekim başında vizyona giren filmin sponsoru kimdi? Sakın celladımızın bıçağını biliyor olmayalım.

Ferhat Abdi Şahin isimli kırmızı bültenle aranan terörist Türkiye ile ABD arasında yeni bir kriz başlığı oluşturuyor. Trump ise, PYD’liler geri çekilirken ateş açılması durumunda ambargo konusunun yeniden gündeme geleceğini söyledi. Erdoğan Trump’ın gönderdiği mektubu alıp, 13 Kasım’da ABD’ye gitmeye hazırlanıyor. Bu ara Ruslar da PYD ile dirsek teması içinde.

Sahi, biz ABD’ye “Stratejik ortağız” diyoruz da, ABD, PKK ve PYD ile FETÖ ile BÇG ile iç içe. ABD’yi bunların terörist ve darbeci olduklarını iknaya çalışıyoruz!  Ya hu, bunlar ABD’nin örgütlediği, eğittiği, donattığı yapılar değil mi! Ankara SMO’yu ne kadar tanıyorsa, Washington bunları daha fazla tanıyor.

Bunlar siyasi Mafia. Mafia babası ile konuşup, tetikçisine karşı onu ikna etmeye çalışıyoruz! Harika bir fikir değil mi!

Bu arada 20 aylık müzakerelerin ardından kurulan Anayasa komitesi, ilk toplantısını bugün yapıyor.. Bu toplantıda masada kimler olacağı kadar PYD, PKK ya da SDG temsil edilecek mi, onu görmemiz gerek? Masada Suriye Milli Ordusu temsil edilecek mi? Daha önceki Özgür Suriye Ordusu bir muhalefet koalisyonu idi. Bu birleşik bir komutanlık şeklinde güçlü bir ordu.

ABD PYD’yi, ABD adına petrol bölgelerinin korunmasından sorumlu paralı asker gibi kullanmak istiyor. Bunun için bölgeye yeni bir takviye güç gönderecek. ABD, petrol bölgelerini kontrol edenin bölgenin tümünü kontrol edeceğini biliyor. Ona göre yeni bir plan yapıyor.   

Soçi üstü Cenevre’de ne olacağını nasıl çözüm olacağını ya da çözümsüzlükle sonuçlanacağını göreceğiz.

Avrupa da ABD de, çözüm istemiyor aslında. Birileri orada var olmak istiyorsa onlar için çözümsüzlük “çözümün tâ kendisi”. Ama bir yandan da “dostlar alışverişte görsün” kabilinden süreci canlı tutmaları ve masada olmaları gerekiyor. Batılıların tek kaygısı göç dalgasının kendi sınırlarını vurması ihtimali. Yoksa kimsenin ne Esed’i, ne Suriye’yi ne de Suriyelileri ya da Kürtleri düşündüğü yok.

Batılıların sürekli bize söyledikleri şu: Bölgedeki terör örgütlerini silahlandıranlar da, bölge devletlerini silaha boğanlar ve onları birbirine karşı kışkırtanlar da kendileri ama bir yandan sürekli olarak bize şunu diyorlar: “Suriye’deki savaş silahlarla sonlandırılamaz”. Yani “Biz ‘bitti’ demeden bitmez” demeye getiriyorlar.

Yapılan açıklamalara göre Cenevre’deki toplantının seyri şöyle olacak: “Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, ‘Suriye Anayasa Komitesi’nin oluşturulmasını memnuniyetle karşıladıklarını’ söyledi.. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus da ‘ABD, Suriye hükümeti ile Suriye Müzakere Komisyonu arasında Anayasa Komitesi’nin kurulması için yapılan anlaşma duyurusunu memnuniyetle karşılıyor’ derken, İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, ‘8 yıllık korkunç çatışmadan sonra bu, Suriye halkının ihtiyaç duyduğu barışa doğru memnuniyet verici ilk adımdır’ dedi.. Suriye’nin geleceğini yazacak Anayasa Komitesi’nin çalışma prensibi ve çerçevesi kamuoyu ile paylaşıldı. Ayrıntılar, Birleşmiş Milletler tarafından paylaşıldı. Buna göre, Anayasa Komitesi’nde eş başkanlık sistemi uygulanacak. Başkanlardan biri Suriye hükümetinden biri de Suriye muhalefetinden olacak. Komite ise 50’şer kişilik üç gruptan oluşacak. Bu gruplar; Suriye hükümeti, Suriye muhalefeti ve iki tarafla da bağlantısı olmayan Suriyeli sivil toplum örgütü temsilcilerinden toplamda 150 kişi olacak. Komite, büyük ve küçük olmak üzere iki yapıdan oluşacak. 45 kişilik küçük grup, anayasa yazım komitesi olacak. Bu grubun hazırladığı tasarılar, büyük grupta ele alınacak. Maddeler için karar yeterlilik oranı ise yüzde 75 çoğunluk olarak açıklandı. Buna göre, Anayasa Komitesi›nin görev tanımı henüz net değil. Yani, yeni bir anayasa mı yazılacak, yoksa 2012 yılında Esad yönetiminin hazırladığı ve referanduma sunduğu anayasa mı revize edilecek bu kesinlik kazanmadı.”

Herkesin bir hesabı var, Allah’ın ise bir hükmü. Galib olacak olan Allah’ın hükmüdür.

Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler! Selâm ve dua ile..

Okumaya devam edin
Yorumlar (0)