Müslümanlar için “korku” yoktur. Bizi gören, duyan, bilen, “Kadir-i mutlak” (Mutlak iktidar sahibi olan), “Kader”e, “Rızg”a ve “Ecel”e hükmeden, “ol” deyince olduran, “öl” deyince öldüren, kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan eden bir Allah var. O’nun kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur. Umutsuzluk haramdır. Açın bakın kitaba!

Kur’an-ı Kerim’de en çok okunan sure “Fatiha”dır. “Mütedeyyin” bir kişi günde en az 40 defa “Fatiha” okur. “Tesbihat”ı, “Zikr”i eksiksiz çeken bir mü’min, 150 defa “Allahu ekber”, bir o kadar “Elhamdülillah” der, bir o kadar da “Sübhanallah” der, dünya yıkılsa bu değişmez. Ve günde 5 kez Allah’ın huzuruna çıkan ve en az 40 kez kıyam eder, “rüku”ya varır ve “secde” eder. “Yasin” okuruz, Ayetel kürsi okuruz, “Dua” ederiz. Peki bunların ne anlama geldiğini, bizim hayatımızdaki karşılığını ve bize yüklediği sorumluluklardan haberdar mıyız!

Şunun huzuruna çıkamıyormuş, dilekçesini, şikayetini, talebini filana sunamıyormuş, ne gam!

Peygamberler vahiyle konuştu, bazı insanlar inatlarından kabul etmedi de kalpleri mühürlendi.  Kimilerinin de gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyor. Görmek istemeyenden daha kör kim olabilir ki! Günlük hayatımızda “İhlas”, “Kevser”, “Muavvizeteyn” sureleri, “Ya-sin”, “Ayet-ül Kürsi” de çok okunur. Ama birçok kişi merak edip bu ayetlerde ne deniyor merak edip bakmaz!

İhlas” suresinde ne denir: “1- De ki; O Allah bir tektir. 2- Allah eksiksiz, Samed’dir (Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiçbir şeye muhtaç değildir). 3- Doğurmadı ve doğurulmadı. 4- O’na bir denk de olmadı. ”Samed” olan Allaha tevekkül edin, O’na sığının. “Hasbünallahü ve nimel vekil, Niğmel Mevla ve niğmen nasıyr”. “ Allah bize yeter, O ne güzel vekildir, ne güzel bir Mevla ve ne güzel yardım edicidir.” (Kur’an-ı Kerim’de; Rabb, sahib, hâmi (koruyucu) yardımcı, dost, yâr lütuf ve ihsanda bulunan, iyilik yapan anlamlarında Yüce Allah’a Mevlâ denilmiştir: “Bilin ki Allah sizin Mevlânızdır (sahibiniz, hâminiz, yardımcınızdır). O, ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır) (el-Enfâl, 8/40). O zaman paniğe gerek yok. Bizi görüp gözeten bir Allah var. Kimse ecelinden önce ya da sonra ölmeyecek. Rızgından az ya da çok yemeyecek. Kaderinden başka bir kader de yok. Sabırlı olalım. Mekerallahu.

Bakın Allah (cc)  Kevser suresinde ne buyuruyor: “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. 1- Şüphesiz biz sana Kevser’i verdik. 2- Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. 3- Asıl sonu kesik olan, senin düşmanın (sana buğzeden)dir.” Şeytan ve O’nun dostlarıdır. Onun peşine düşenler zafer sarhoşluğu içinde, önlerindeki cehennem çukurunu görmeden, zafer çığlıkları atıyorlar. Şeytanın kendilerini aldattıklarının farkında değiller.

“Kevser”, “Kesret”den türetilmiş, “Cennette bir havuz, ya da nehir” anlamı yanında “çok hayır, bereket, bitip tükenmeyen iyilik ve ihsan”ı da ifade etmektedir. Hz. Peygamber’in nesli, ashabının ve ümmetinin çokluğu, duasının kabul olması, şanının yüceliği, başkasını kendine tercih etme, kalbin nuru, şefaat, mûcizeler, kelime-i tevhid, gibi farklı anlamlarda yorumlanmıştır. Allah’ın, Resûl-i Ekrem’i düşmanlarına karşı koruyup kendisine zaferler nasip edeceği, dünya ve âhirette bol nimetler bağışlayacağı yönünde müjdeler de içermektedir. Bu O’nun ümmeti için de bir işarettir. “Sonu yok, nesli kesik” olan Şeytanın avanesidir. Sonunda Allah durumu onların aleyhine çevirecektir. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır murat etmiş olabilir. Asıl güçlü olanın, Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olan destekledikleri ve güçsüz olanların da Allah’ın zillete uğrattıklarıdır. Allah onların işlerini sarp dağlara sardıracak, üstlerine pislik yağdıracak. Şeytan da O’nun iradesi içindedir. O dilerse bukağılı Şeytanları bile müminlerin hizmetkarı yapar. Onları birbirine düşürür. Asıl sorun düşmanın hileleri ve planları ya da gücü ile ilgili değil, bizim aklımız, imanımız ve cesaretimizle ilgilidir. “Kesret” ve “Kevser” (geniş topluluk ve bol nimet) İslam milletinin olacak ve olanların payına da ebterlik, alçalış ve zillet düşecektir. Onlar deniz kenarında kumdan kaleler ve saraylar yapan çocuklar gibidir.

Fatiha’da ne diyorduk: “1- Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla. 2- Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. 3- O, Rahmândır ve Rahîmdir. 4- Ceza gününün mâliki’dir. 5- (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. 6- Bize doğru yolu göster. 7- Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!” (Âmin.) Hani yalnız Ondan yardım isteyecek ve yalnız O’na sığınacaktık. Kimlerin yardımını umuyor, kimlere sığınıyor ve kimlere yaranmaya çalışıyoruz!

 

Muavvizeteyn, yani Felak ve Nas sureleri en çok okunan surelerdir. Peki orada ne diyoruz: (Felak suresi): 1- De ki: “Sığınırım o sabahın Rabbine, 2- Yarattığı şeylerin şerrinden, 3- Karanlığı çöküp bastırdığında bir gecenin şerrinden, 4- O düğümlere üfleyen üfürükçülerin şerrinden 5- Ve kıskançlık gösterdiğinde bir kıskancın şerrinden!” O “Sabah”ın Rabbi’ne güvenin, Şeytan’ın “ıslah edici” rolüne bürünmüş bozguncuların ve onların örgütlerinin, dostlarının peşine düşmeyelim. DSÖ, FAO, FDA, FED, IMF LIBOR, Bill Gates, Elon Musk vb. ve onların dost edindiklerine karşı dikkat edelim. Ve (Nas suresi): “1- De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, 2- İnsanların (Melik, Mülkün sahibi) hükümdârına, 3- İnsanların ilâhına, 4- O sinsi vesvesecinin (Hannas’ın) şerrinden. 5- O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. 6- Gerek cinlerden, gerek insanlardan.” Sonuçta; Hüküm Allah’ındır! Allah’ın ipine tutunanlar, zarar görmeyecekler, mahzun da olmayacaklar. Selâm ve dua ile.

Okumaya devam edin
Yorumlar (0)