Haber kaynağı AA. Fahrettin Koca demiş ki, “Aşı yapılan kişinin HES koduna işlenmiş olacak. Bazı yerlere giriş-çıkış için düşünmüyoruz. Fakat süreçte bu dünyada gündeme gelecek.” Yani, işaret edilen “Global Health Pass.” Bir adım sonrası için Türkiye hazır. HES kodu, bilekliğinize takılacak. Belki cep telefonunuza entegre yeni bir kod da yazılabilir. Bir adım sonrası, deri altına takılacak Chip.

Ha! Şu da var, ağzınıza damlatılacak bir damla ya da deri altına enjekte edilecek bir sıvı, bir manyetik kart ya da doğrudan cep telefonunuza entegre de edilebilir. Bu teknoloji de hazır.

Bir adım sonrasında da “Global Performans Pass.”ınız hazır. Yoksa şehirlerarası seyahatiniz bile engellenebilir, bazı mekanlara giremezsiniz. “Cüzzamlı” muamelesi gösterecekler, aşı olmaya, Chip taktırmayana bu gidişle. Eğer bunların evdeki hesapları gerçekleşecek olursa, biz bu insan neslinin son örnekleri olacağız ve kısırlaştırılan kitlelerle belli milletlerin soyuna kibrit suyu dökülecek. Yani soyunuzu kurutacaklar.

Tehlikenin farkında mısınız ve bunu daha açık nasıl yazabilirim. Bunu kabul ediyor musunuz!

Bu nesil kendi elleri ile geleceğini yok etmeyi gerçekten kabul ediyor mu? Bu kitlesel bir cinnet halidir. Bu bir intihardır. Bu tarihin en büyük cinayeti, soykırımı olur böyle giderse..

Zaten siz bir “birey” olarak, cinsiyeti bile belli olmayan, “gender” olarak tanımlanan biyonik robotlara dönüştürülüyoruz yavaş yavaş. Yediklerimiz, içtiklerimiz, aşılarımız, ilaçlarımız hep fıtratı bozulmuş, geni ile oynanmış şeyler. Biz artık birilerinin gözünde “nesne”yiz. “Siborg” olarak tanımlayacaklar bu gidişle bu “birey”leri.

Hiçbir başarı, hiçbir zafer, hiçbir edinim ya da kazanım bu tehdidin üstünü örtemez.

Bilişim ortamındaki hiçbir yazılım bugünkü şartlarda, özellikle de bizim gibi temel altyapı sorunu olan ülkelerde, Komponentleri siz üretmiyorsanız, başkalarının HW, SW’leri üzerinden yazılım geliştiriyorsanız ve milli bir security yazılımın yoksa güvende olamazsınız. Kaldı ki, buna sahip ülkelerde bile zaman zaman ciddi güvenlik açıkları sözkonusu iken, bizim bu anlamda çok daha dikkatli olmamız gerekir.

İşbirliği yaptığınız şirketlerin geçmişine bakın, İK’ların bakın, işbirliği yaptığı içerideki ve dışarıdaki çözüm ortaklarına bakın. Ama sistemlerindeki kullandıkları yazılımlara bakın. Eğer bunları bilmiyorsanız, bundan emin olamazsınız.

 

Hem hâlâ her yerde bu kadar çok FETÖ’cü varken, kaynaklarınızdan, çalışanlarınızdan çok da emin olmamalısınız. Bu işler kişilere dayalı güvenle garanti altına alınamaz. Hatta o kişiler kendi nefislerine de fazla güvenmesinler. Çünkü bu işler güven meselesi değil, sürekli, asimetrik kontrolle ancak kendinizi kısmen garanti altına alabilirsiniz. Kaldı ki, bugün birçok ülkede bu işlerin nasıl yapıldığını da biliyoruz. Rahmetli nenem öyle derdi, “elleri ayakları boş değil, tuttukları iş değil”. Hani birileri ne kadar çok çalışırsa tehlike o kadar büyüyor. Gölge etmeseler başka bir ihsan istediğimiz de yok aslında. 

Göz göre göre bir meçhule doğru sürükleniyoruz. Aslında dünyanın sürüklediği yer bir meçhul de değil. Ama insanlar görmüyorlar. Görmek istemeyenden daha kör ne olabilir. “Islah edicileriz” diyen bir sürü bozguncu dolaşıyor ortalıkta. Kasap insafa gelmezse koyunların işi zor. Ve bu arada gideceği limanı ve limanda kendisini neyin beklediğini bilmeyen bir kaptana hiçbir rüzgâr fayda sağlamaz. Adreslerimiz de sayısallaştırılacakmış. Akıllı kentler derken bunu mu kast ediyorlardı!? Kargoların çoğu yetersiz adres sebebi ile geri dönüyormuş. Bu doğru değil. Yanlış ve eksik adres olabilir. Birçok kolaylık sözkonusu olacak, ama bunun kötü kullanımının neye malolacağını hiç düşündünüz mü. Bir hacker bu adres bilgilerini elde ederse ve bunu akıllı kombi sistemleri ile ilişkilendirdiğinde, bir tuşla binlerce evi havaya uçurabilir. Ya da yapay zeka ile ilişkilendirilmiş Humanoidler bu sayısallaştırılmış kent bilgileri ile neler yapabileceğini hiç düşündünüz mü. Ha bire operasyonel yatırımlar yapıyorsunuz ithal ikamesi ile. Milli Bilgi Merkeziniz, işletim sisteminiz, Süper bilgisayarınız,  milli güvenlik yazılımınız olmadan, arama motorunuz yoksa, aplikasyonlarınızın tamamı ithal ise, attığınız her adımda dijital bir bataklığa doğru ilerlemiş olursunuz.

Memleket bir HW çöplüğü, SW çöplüğü oldu zaten. Bilgi çöplüğüne döndü siber dünya. Batı şimdi bunu “Checking” sistemi ile kendine göre dezenfekte etmek istiyor. Sahi bu arada biz ne yapıyoruz. Bu altyapı ile yerli ve milli bir siber sistem kuramazsınız.

Biz zaten insansız hava araçlarını çok sevmiştik. Şoförsüz otomobilleri yollarda. Sahi bu şoförleri ne yapacağız!? Öğretmensiz okulları da çok sevecek öğrenciler. O binalara da gerek yok. Doktora da gerek yok.. Avukata da.. Yapay zeka bütün sorunları çözüyor. Humanoidler herkesi tanıyor, her adresi biliyor, her dili konuşuyor. Sahi bize ne gerek var. Yaşasın “İnsansız dünya”! Evet gerçekten bu kadar insana gerek yok. Öldürmeye yüreğiniz el vermediği için, sokak köpekleri gibi kısırlaştırın gitsin! Yaşayacak olanlar da zaten cinsiyeti bile olmayan, din, ahlak ve gelenekten bağımsız “Birey”lere dönüştürüldükten sonra, kafalarına bir de çip ya da bileklerine birer elektronik pranga, Neuralink’le insan, hayvan ve bilgisayarı bir networkte buluşturdunuz mu, insan dediğiniz mahluk zaten biyonik robota dönüşecek.

 

Bunu mu istiyorsunuz! Başaramayacaksınız! Beynimizi resetleyemeyeceksiniz inşallah! Ama içimizdeki beyinsizlerin gafleti yüzünden zor günler yaşayacağız gibi.. Selâm ve dua ile.

Okumaya devam edin
Yorumlar (0)