Bir deli, “cinsiyet” toplum tarafından insanlara giydirilen bir kimliktir dedi. Ve “Kişilik”, ”Ferdiyet”, “Şahsiyet” yerine, dini, ahlaki, gelenekten bağımsız, bu değerlerden arındırılmış, hiçbir aidiyet ifade etmeyen “BİREY”i ikame etmeye çalışıyor. Bu BİREY artık “Kadın” ya da “erkek” olarak tanımlanamaz.

Bir “toplumsal cinsiyet” muhabbetidir gidiyor.

Şu “Yeni Normal” denen dönemde “Covid’i tartışırken de bir türlü karar verememiştik: “Fiziki mesafe” mi, “Sosyal mesafe” mi?

Peki “cinsiyet”in “fiziki” olanı mı makbul, “sosyal” olanı mı?

Müslümanın zihninde olması gereken şekli ile sorayım: “Cinsiyet” “vehbi” mi, “kesbi” mi? Yani cinsiyet İlahi bir takdir mi, insanlar kendi bedenleri üzerinde bu konuda bir müdahalede bulunabilirler mi? Kaldı ki, Allah’ın “iradesi” ve “rızası” da ayrı bir konu. Yoksa “Şeytan” da Allah’ın iradesi içindedir.  Bu işin “kader”i ilgilendiren bir boyutu da var, “fıtrat” ile ilgili bir boyutu da. Bu konunun “akaid”i bir boyutu da var bu anlamda, “kelam”i bir boyutu da. “Muamelat” açısından “fıkhi” bir boyutu da var. Peki Diyanet ne buyurur bu hususta!

Şu hüküm müminler için “şüphesiz bir bilgi”dir. “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” (Hucurat 13). Diğer ayetlerle birlikte düşündüğümüzde, bu “Hayvanlar” ve “Bitkiler” açısından da böyledir. Hatta biz Ay ve Güneş’i bile kelime olarak “Müzekker” ve “Müennes” olarak ya da eril ve dişil olarak ayırırız.

Ama İstanbul sözleşmesi, CEDAW ve Lanzarote çıktı, bu tevhidi duruş ötelendi ve nüfus cüzdanımıza bir el “yasal olarak” GENDER yazdı!

Bir deli, “cinsiyet” toplum tarafından insanlara giydirilen bir kimliktir dedi. Ve “Kişilik”, ”Ferdiyet”, “Şahsiyet” yerine, dini, ahlaki, gelenekten bağımsız, bu değerlerden arındırılmış, hiçbir aidiyet ifade etmeyen “BİREY”i ikame etmeye çalışıyor. Bu BİREY artık “Kadın” ya da “erkek” olarak tanımlanamaz. Zaten kadınlık ya da erkek olmak, “Yeni Normal” Mühendislere, Genetik ve Biyaloglara göre (!) göre Androjen ve Ostrojen dengesinden kaynaklanan bir denge konusu!? Şimdi “Yeni normal” Sosyologlara ve Psikologlara göre, Sosyo psikolojik bir “etki”, “yönelim” ve eğilim” konusu!?. O zaman şöyle düşüneceksiniz: Niye toplum ya da bir başkası benim üzerimde karar verici olsun ki, ben, “özgür bir BİREY” olarak benim hakkımda kendim karar vermeliyim. Ben şimdi “fizik” olarak neyim, toplum bana nasıl bir kimlik yüklemeye çalışıyor. Ben potansiyel olarak ne olabilirim, duygusal yönelimim nedir, hangi cinsiyeti tercih etmeliyim, bir cinsiyet tercih etmeli miyim, böyle bir zorunluluğum var mı, hepsini denemem mümkün mü? LGBT+ böyle bir şey işte. Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transseksüel ve +, yani sen her ne isen. Ne idüğün belli değil ya. Panda sex de olabilirsin.

(+)’ın önü var, sonu yok! Şimdi yaygın şekli ile LGBTIQA: “Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transseksüel, İnterseksüel, Queer ve Ally” kullanılıyor ama, bunun devamı da var. Aseksüel de var mesela, Ensest de Pedofili de Humanoidsex de var. Göstermecilik (exhıbıtıonısm), gözetlemecilik (voyeurısaa), transvestizm, fetişizm, sadizm ve mazoşizm ve 300’den fazla cinsel tercih ve yönelim sözkonusu. Mesela Transgender, travesti ve transseksüelin karması. “Cinsel kimlik”, “Cinsel tercih” “cinsel yönelim”, “Cinsel Rol” (Gender Role - Toplumsal Cinsiyet / Erkeksi roller ve kadınsı roller) CrossDresser, Drag Queen, Queer, Ally, İnterseksüel, say sayabildiğin kadar. “+”, bulamıyorsan uydur. Sapkınlıkta sınır tanıma yani.

Biz “AİLE’nin dağılması”nı, “bozulması”nı, “kadının şahidliği”ni filan konuşuyoruz. “İslam’da kadının şahidliği”ni tartışırken şimdi “Kadının isbatsız şahidliği”ni tartışmaya başladık. Vahyin yorumunu bıraktık İstanbul sözleşmesine yöneldik! Şimdi bazı üniversitelerde, kayıtlar yenilenirken kendilerine anket soruları da yöneltiliyor, “Toplumsal cinsiyet”le ilgili. Sorular ilginç:

-Bir dine inanıyor musunuz? Bir dine inanıyorum, İnanmıyorum, Agnostikim, Deistim…

-Bir dine inanıyorsanız, dinin pratiklerini uyguluyor musunuz? Evet, Hayır, Bazan, Bazı konularda..

-“Toplumsal Cinsiyet” hakkında bilgiye sahip misiniz? Evet, Hayır

-Bir bilgiye sahipseniz, 

-Biyolojik cinsiyetiniz nedir? -Toplumsal cinsiyetiniz nedir? Aile ve Çevrenizin size yüklediği kimlik-Tercihiniz nedir? -Yöneliminiz nedir?

-“Toplumsal cinsiyet” tartışmaları, BİREY olarak sizi nasıl etkiliyor?

-Kafa karışıklığı -Stres -Ruhsal bunalım -Arayış

-Bu konuları tartıştığınız, konuştuğunuz, sosyal çevre ya da sosyal medyada arkadaş grublarınız var mı? -Bu tür arayışı ve farklı tercihleri olan arkadaşlarınız var mı? -Arkadaş olmak ister misiniz? -Onlara yardım etmek ya da onlardan yardım almak ister misiniz?

Bu ve buna benzer sorular dolaşıyor ortalıkta. Biyolojik olarak kadın ya da erkeksiniz, ama çift cinsiyetli / Ünsa da olabilirsiniz, ailenin size bir cinsiyet tercihi dayatıyor mu? Siz mesela LGBT+’dan birini seçmek isteyebilirsiniz, ama bu zor ve şimdilik sizin için imkansız olsa da, Yani “Cinsel yöneliminiz” o yönde olsa da cinsel tercihiniz sizin için daha kolay, kabul edilebilir daha farklı bir seçenek olabilir mi? Anlayacağınız LGBT kataloğundan kendiniz için birini seçin ve deneyin demeye getiriyorlar.

İstanbul sözleşmesinin misyonerleri görev başında ve bu konu yine sanki uyutulmaya çalışılıyor. Evlilikler durdu, boşanmalar arttı, devam eden evliliklerin mutluluk katsayısı ise erimeye devam ediyor. Bugünlük de bu kadar. Selâm ve dua ile.

Okumaya devam edin
Yorumlar (0)