Bugünlerde birbirlerine girdiler. Oysa dün kardeştiler. “Hocaefendi”nin dizinin dibinden ayrılmıyorlar. Gülen’i eleştirenlere kan damlayan kalemleri ile hadlerini bildiriyorlardı.

17/24 bir milad oldu. Burnu iyi koku alanlar, kim kazanacak hesabı yaptılar, kazanacağını tahmin ettikleri kanatta yer alıp, bu defa var güçleri ile dünkü cephe arkadaşlarına karşı sipere girdiler.

Kimine göre iktidar kazanacaktı, kimine göre ise, madem FETÖ’nün arkasında ABD vardı, o zaman kaybedecek taraf belli idi.

Sahi siz kendi aralarında kavga edip duran bu siyasilerin bu halleri ile ülkeye barış getireceklerine inanıyor musunuz? Bana kalırsa kötü örnek oluyorlar. Kendilerine de halka da ülkeye de zarar veriyorlar. Ve kimsenin de bu konuda vijdani açıdan rahatsızlık duyduğu yok. Her birinin yanlışı, diğerlerinin bahanesi oluyor. Birbirleri ile kavga ediyor gibi gözükseler de birbirlerinin varlığını kendi varlıklarının teminatı olarak görüyorlar. Siyaset o hale geldi ki, her parti ötekilerden korkanları kendi etrafına toplayarak varolmaya çalışıyor.

Siyasette iktidar ve muhalefetin meşru zeminde buluşması ile ülkeye hizmet edilebilir, ama siyasetin genel manzarası ortada. CHP hâlâ tek parti havasında, resmi ideolojiyi temsil ediyor. CHP “Mutlak doğruyu” temsil ettiği için laikçi görüntüsünün arkasında aslında kendi ideolojisini dinleştiren bir parti görünümünde. HDP desen bir örgütün siyasi Truva atı. MHP, bir imparatorluğun bakiyesi üzerinde Ulusalcı bir Milliyetçiliği temsil ediyor. Diğer partilerin kimi dışarıdan besleniyor, kimi FETÖ’cü, Erbakan’ın partisi kendi içinde bölünmüş, AK Parti’den ayrılanlar bir varlık gösteremiyor ve ne özeleştirilerini yapabiliyorlar, ne yeni bir kadro ne de yeni bir programları var. Ne ideoloji partisi kaldı, ne kitle partisi, hepsi lider partisi. Hepsi merkeze oynuyor. Hemen herkes ötekileri hain, düşman görüyor.. Bu manzara siyaseti bir canlı organizmaya benzetirsek, hücrelerin birbirini yediği kansere benziyor. Herkes ötekinin boğazını sıkıyor, elini kolunu bağlamaya çalışıyor, ihtiyacı olan şeyleri engellemeye çalışıyor. Bu siyasetin varlık ve meşruiyeti ile çelişen bir durum.

Tek Parti döneminde, Vali, Partinin İl Başkanı, Belediye Başkanı aynı kişi idi. Zaten ipler “Tek adam”ın elindeydi. Yasama, yürütme, yargı aynı şekilde. Çok partili döneme geçildi. DP döneminde kendilerine oy vermeyen bir ili ilçe yaptılar. Ardından darbeler dönemi. Ve bugüne geldik. Bugün de Başkanlık sistemi, ön görüldüğü gibi işlemiyor. Bürokrasi, Parti’nin il teşkilatı, Belediye birbirine karışmış durumda.

 

STK’lar siyasetin arka bahçesi oldu. Akademi de Sermaye de öyle. Media zaten sahibinin sesi. Konvansiyonel media iktidarın, sosyal media muhalefetin. Sosyal mediada Global çetenin üfürmeleri ile dengeler muhalefetten yana değişiyor. Bunun son ve en çarpıcı örneğini ABD’den sonra Rusya’da yaşadık. Hemen hemen her partide, kiminde az, kiminde çok namuslu ve namussuz, yalaka bir sürü kişi var. Bunlar birbiri ile blok olarak uğraşmayı bırakıp, namuslu insanlar namussuzlara karşı güç birliği yapsa ve herkes içindeki cahil, ahlaksız adamlardan kurtulsa, aslında kurtuluşa daha yakın oluruz, ama bugün bunun çok uzaklarındayız. Selâm ve dua ile.

Okumaya devam edin
Yorumlar (0)