Aslında önümüzdeki dönemde enerji ve radyo frekans konusu çok fazla gündem olacak. GENOM ve maddenin yapısı konusunda, fizik, kimya, sağlık ve gıda konusunda hayati anlamda önemli olaylarla karşılaşacağız.

Bu arada hatırlatalım, radyo ve radar dalgaları ya da elektrik üzerinden her türlü datalarınıza erişilebilir. Türkiye en fazla siber saldırıya uğrayan ülkelerin başında geliyor. Bunların en tehlikelisi sisteme trojan yerleştirmeleri. Günü geldiğinde tek tuşla bütün sistemi kilitleyebilirler. Bilgi çalmak ya da zarar vermek bu tehdidle kıyaslandığında çocuk oyuncağı. Bu sistemle güvenlik sistemlerinizi, istihbarat ağlarınızı bir anda çökertebilirler. İşte o zaman dijital köleliğe hazır olun.

Dün sözünü ettiğim bir tatbikat vardı. O tatbikattaki senaryoda bir grubun “Advanced Persistent Threat / Gelişmiş Sürekli Tehdit” saldırıları yaparak hayali bir şirketin güvenlik bariyerini ve altyapılarını aştığı, uzun süre bilişim sistemlerinde gizlendiği, kişisel ve önemli bazı bilgiler çalarak Darknet’te sattığı senaryosu üzerinde duruldu. Klaus Schwab tatbikatın açılış konuşmasında ne demişti: “olası siber saldırılarda hedef enerji altyapısı olabilir”. Bu bir kehanet değil. Plan!. The Economist’in elektrik uyarısı boşuna değil. Bu olay güneşte her zaman olabilen ve bu süreçte daha çok olacak olan patlamayla da ilişkilendirilebilir. Jeremy Jurgens tatbikatın açılış konuşmasında, “Dijital Pandemi Kovid”den daha hızlı yayılacak; büyüme hızı çok daha yüksek olacak; etkisi daha büyük olacak ve sonuç olarak ekonomik ve sosyal sonuçları çok daha etkili olacak” diyordu. Jurgens, muhtemeldir ki böyle bir dijital pandemiden bahsediyordu. Enerji arzı sisteminin çöktüğünde her şey durur. Haberleşme de durduğunda panik başlar. Bu güvenlik açığı oluşturur.

Şimdi ise en can alıcı soruyu soralım: Bir haftadır elektrikten uzak kalan bu insanlara, sadece kendilerine elektriğin yeniden sağlanacağı sözü verilerek, her şeyi yaptırmak mümkün olabilir mi? Mesela; tüm datanızı vermeniz ve dijital ID (Digital Securty Pass.) kullanmayı kabul etmeniz karşılığında “BM’nin tüm ülkelere sunmayı taahhüt ettiği güvenlik şemsiyesi altına girme şansı(!)” size verilseydi ve böylece “siber saldırıların ülkeniz için minimize edileceğini BM size taahhüt etseydi” bunu, her şeyden önce bir birey olarak kabul eder miydiniz? Bunu verdiğiniz zaman vatandaşlık no, HES kodu, kişisel bilgiler, her şey onların eline geçmiş oluyor. Kitaplar imha edilip, e-book yaygınlaştırılıyor ve geleneksel kütüphaneler kapatılıyor. “Checking” sistemi kurulmuş. Zaten bu konu gelecekte yapay zeka ile yapılacak. Önemli olan sistem kurulması, o da kuruluyor. Kendilerine karşı olmayan herkesle işbirliği yapıyorlar, AK Parti, CHP, HDP, FETÖ fark etmiyor. Yeter ki onlara karşı olmayın, birbirinize karşı olduğunuzda da hakem onlar.

Trump göreve geldikten sadece birkaç ay sonra Mayıs 2017’de “Kritik Önemdeki Altyapı Hizmetlerinin ve Federal İnternet Ağının Siber Güvenliğinin Güçlendirilmesi” başlıklı bir kararname imzalamıştı. Bu kararname kapsamında ABD enerji altyapısına olası saldırılara karşı ülkede hangi önlemlerin alınması gerektiği yer alıyordu. Zaten geçen gün de beklenen saldırı gerçekleşti! “Beyaz adam”ın bizim gibi ülkeler için uyarısı da gerçekleşecek! Bu bir kehanet değil, operasyon! Son bir haftadır ABD basınında yer alan “siber saldırı” haberleri boşuna değil. Bu kaos sonrası önümüze konulacak reçete de belli. Hastalığı üretenlerin çözüm önerisi de hazır. Bu kararı verecek olanlar da şimdiden eğitiliyor(!). Siber güvenlik tartışması, CoVID tartışmalarına hiçbir muhalifin davet edilmemesi, aslında başlı başına felaket! Bu konferans çözüme değil, tehdide hizmet ediyor bu çerçevede. Yani birileri, cehenneme giden yolu iyi niyet taşları ile döşüyor sanki!

Dahası, dikkatlice bakılırsa, bu yıl “siber saldırı” içerikli çok sayıda haberin uluslararası basında yer aldığı görülebilir. DEF sitesinde yer alan “Kamu Hizmetleri Kovid 19 Sürecinde Nasıl Savunmasız Hale Geldi ve Ne Yapılmalı?” başlıklı makale, The Hill’de yer alan “Yetkililer Pandemi Sürecinde Kritik Önemdeki Altyapı Hizmetlerine Karşı Artan Siber Saldırı Tehdidine Karşı Uyarıyor” başlıklı makale, Utility Drive isimli sitede yer alan “2020 Yılında ABD Enerji Sektörü Milyonlarca Siber Saldırıyı Önledi ama bu 7/24 Hazır Olmayı Gerektiriyor” başlıklı makale ve DEF’de geçtiğimiz aylarda yayınlanan “Kurumunuzu Siber Pandemiye Karşı Nasıl Aşılamayı Düşünüyorsunuz?” başlıklı makaleler bu yıl yapılan/yapılması muhtemel siber saldırı tehditlerini inceleyen makalelerden sadece birkaçı. “Bilim adamı” kılıklı birileri bu makaleleri okuyup, hiç düşünmeden ve utanmadan “bilim adamı” sıfatını kullanarak bu global çetenin misyoneri olarak ortaya çıkıp ahkam kesebiliyor. Siyaset ve bürokrasiye bu istikamette yol gösterebiliyor. Akleden karşı görüş sahipleri ise tecrid edilerek susturulmaya çalışılabiliyor. 

11 Eylül’ün arkasında kimin olduğu hâlâ net olarak ortaya çıkarılamadı… Malum 11 Eylül sonrası güvenlik temelli “yeni bir dünya düzeni” inşa edilmeye başlandı. Şu soru hâlâ sorulur: 11 Eylül’de ABD istihbaratının bir dahli var mı? Peki bu makalede ele aldığımız “gelecekteki muhtemel” siber saldırılar birer “sahte saldırı” olabilir mi? Sahte olmasalar dahi siber failler yakalanabilir mi? Aslında cevap vermek zor değil: TV kameraları canlı yayındayken gerçek insanların içinde olduğu 11 Eylül saldırılarının arkasında kimin olduğu konusunda hâlâ soru işaretleri varken böyle bir siber saldırının faillerinin bulunması kolay olur mu? Metal eriyip külçe haline gelirken, hava korsanının pasaportunun kulelerin enkazının altından sapasağlam çıkmasını bile tartışmadı bu media. O pasaport sahibinin ülkesine yüz milyarlarca dolar fatura kesilirken, ne adalet ne de finans dünyasından tek bir ses çıktı mı! Bugün, tanı kiti rezaletine karşı akademya, siyaset, bürokrasi ve merkez mediadan yeterli bir ses çıkıyor mu! Onlar kim olurlarsa olsunlar, haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz Şeytanlardır.

 

Böyle giderse başınıza gelecekleri bekleyin. Öyle ya da böyle yeryüzünü cehenneme çevirmemiz uzak bir ihtimal değil. Peki siz bu hesaplaşmada kimden yanasınız! Elbette birileri tatbikatlar yapabilir, başkaları da başka tuzaklar kurma peşinde olabilir. Burada Müminlerin hatırda tutması gereken hususu Enfal 30’da, Rabbimiz bize en güzel şekilde hatırlatıyor: “Hatırlar mısın? İnkâr edenler seni etkisiz hale getirmek veya öldürmek ya da yurdundan çıkarmak için tuzaklar kuruyorlardı; onlar tuzak kuruyorlardı Allah da bozuyordu. Tuzak bozma işini en iyi yapan Allah’tır.” Selâm ve dua ile. 

Okumaya devam edin
Yorumlar (0)