Coğrafi Keşiflerin İçyüzü kitabına, sömürge dönemi ile ilgili olarak Çoğu Fransız düşünürlerinin itiraflarını almıştım. Aşağıda bunlardan bazılarını bulacaksınız.

Coğrafi Keşiflerin İçyüzü kitabına, sömürge dönemi ile ilgili olarak Çoğu Fransız düşünürlerinin itiraflarını almıştım. Aşağıda bunlardan bazılarını bulacaksınız.

Sömürgecilerin, hepsi birbirinden kötüdür ama en kötüleri Fransızlardır.

Dün, tek parti döneminde Fransa’ya karşı direnen Cezayirli Mücahidlere terörist derken, İsrail’i ilk tanıyan ülke idi. Kore’de, ABD için ucuz asker deposu idik! O günlerden bugünlere geldik. Erdoğan’ın Macron’a söylediği az bile.

“Onların her şeylerini tahrip ettik. Felsefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi veya intihar için uygun bir hâle geldiler. ” - Luis Masignon..

“Bizim istismarcılar olduğumuzu biliyorsunuz. Bizim, önce altın ve madenlere el attığımızı, sonra da yeni kıtaların petrolünü eski ülkelere taşıdığımızı biliyorsunuz. Bunun debdebeli sonuçlarına şâhit olarak saraylarımız, katedrallerimiz ve büyük sanayi şehirlerimiz yeter.” - Jean-Paul Sartre..

Kalküta’dan bakınca, etrafta pislik yığınları arasında, nasıl çalışabildiğine hayret edeceğiniz fakir, yoksul, pis insanlar göreceksiniz. Bunlar batı uygarlığının, refah ve mutluluğunun harcını karıştırıyorlar.” - Marsel Pernaya..

“Gerçeği gizlemeye ne gerek var? Sömürgecilik ilk uygarlık hareketi değildi. Çıkarların dürttüğü bir zor hareketi idi.” - Albert Sarraut (Fransız Sömürge Bakanı)..

“Bunca şehir temelinden yıkılıyor, bunca milletin kökü kurutuluyor, milyonlarca insan kılıçtan geçiriliyor, dünyanın en zengin, en güzel ülkesinin altı üstüne getiriliyor, niçin? İnciler, biberler alıp satacağız, diye. Aşağılık makine zaferleri bunlar!” - Montaigne..

“Beyaz adam, toprağı çocuklarından çalmaktadır. Açlığın dünyayı saracak beyaz adam! Ve ardından koca bir çöl bırakacaksın. Biz gidiyoruz. Ama beyazlar da bir gün bu topraklardan gidecektir. Belki de bütün ırklardan daha çabuk. Yataklarınızı zehirlemeye devam edin! Ve bir gece kendi çöplerinizde boğulacaksınız!” - Seattle (Duwarmish Kızılderilileri Reisi)..

Bu İslamofobya batının devletlerarası politikası. Bu bir NATO politikası. Bunu bilelim. 1991’de bunu ilan ettiler. Tehlikenin rengi artık “Kırmızı” değil, “Yeşil”di. Yani artık “Türk âleminin, dünyanın en büyük düşmanı, Komünizm değil Şeriat yani İrtica idi.” Bu anlamda BÇG kontrol dışı İslam’a karşı sopa, FETÖ Ilımlı İslam için Havuç politikasının kod adı idi.

Madem bu işler böyle, buyurun size yeni bir bilgi daha. Bu bilgileri daha önce “Çanakkale Geçildi” kitabında yazmıştım. Gazete yazılarım, TV programlarım, konuşmalarımda da dile getirdim.

Bakın, Çanakkale’deki İngiliz mezarlığında yatanların önemli bir kısmı Hindli Müslüman, Fransız mezarlığında yatanların önemli bir kısmı ise Senegalli Müslüman. Bu Müslümanları, Filistin cephesinde, Suriye’de, Irak’ta, Lübnan’da, Mısır’da da cepheye sürdüler. Bunlar savaş suçu. Bu insanları bile bile ölüme gönderdiler, itiraz edenleri acımasızca katlettiler. Fransızlar Maraş’ı işgallerinde, Cezayir’den getirdikleri Müslümanlar da vardı. 

Çanakkale’ye getirdikleri Müslümanlar, Halife’yi kurtarmak için bölgeye gelen İngilizlere ve Fransızlara yardım için gönüllüydüler.

Hayyam Gariboğlu ünlü bir iş adamı.Dedesi Cezayir asıllı. Dedesinin adı Hacı Mehmet Kasım. Fransızlar Cezayir’den getirip Ceyhan’da bize karşı cepheye sürmüş. Karşı taraftan “Allah Allah” seslerini duyunca, camileri görünce, Fransızların elinden kaçıp Türk askerlerine sığınmış ve daha sonra da Ceyhan’a yerleşmişlerdi. Yalnız başına bir garib adem. Ona “Gariboğlu” soyadını vermişler. 

Şimdi, ihbar ediyorum, savcılar soruşturma açabilir. Çanakkale’deki Fransız ve İngiliz mezarlıklarındaki Müslümanlar tespit edilerek mezarları Müslüman mezarlığına aktarılsın.

Bunun için yurt içinde, Genelkurmay’dan, Harb Akademisi Harp Tarihi kürsüsünden, Türk Tarih Kurumu’ndan, Ankara Üniversitesinden bilgi istenebilir. Hindistan, Senegal, Cezayir, İngiltere ve Fransa’daki Türk Büyükelçiliklerinden konuyla ilgili bilgi istenebilir. Onlar orada, Genelkurmay, devlet arşivleri, üniversiteler, konuyla ilgilenen STK’lardan bilgi almalı. Akademik çalışmalar, yayınlar yapılmış mı, onları bir bir toplamamalılar. Aynı şekilde bu ülkelerin Türkiye Büyükelçiliklerinden de bilgi istenebilir. Bu anlamda Alman arşivlerinden de önemli bilgiler alınabilir.

Yine aynı şekilde, Osmanlı Arşivlerinde önemli bilgiler bulunabilir.

Hayyam Gariboğlu ve benzer aileler varsa, onlar bulunarak onlardan bilgiler derlenebilir. Kaldı ki, onlar farklı cephelerde bulunsalar da, kendi aralarında daha önce ve sonra irtibatlar kurulmuş olabilir.

Jön Türkler / Yeni Türkler tarihe sünger çektiler. Şimdi bir tarihi yeniden küllerinden uyandırmak gerek. Biz hafızamızı kaybettik. Tarih efsaneye, mefahire, ya da sövgü kitabına dönüştürüldü. Hayır! Tarih bizim ortak hafızamız ve tecrübeler birikimimizdi. Tarih kaderimizdi ve tarih tanıklarına ve onların mirasçılarına bir sorumluluk yüklerdi. Biz o sorumluluklardan kaçarak bu günlere geldik. Şimdi tarihle yüzleşme zamanıdır.

Gençler, pazar günü bu konularla ilgili Ayasofya’nın önündeydiler. ASAM bir bildiri hazırlıyordu, uluslararası medya için.. Macron’un İslam’a ve Müslümanlara karşı bu saldırısı cevapsız kalmamalıydı.

Siyaset, akademi, bürokrasi, medya, iş dünyası bu gerçeklerin üzerine gitmedi. Ama artık daha fazla gerçeklere karşı sağır, dilsiz ve kör kalamayız. Gerçek, herkes için en iyi olanıdır.

Selam ve dua ile.. 

Okumaya devam edin
Yorumlar (0)